Friday, January 19, 2018

Karaman'dan Sigetvar'a: Bir Eyalet


KARAMAN'DAN SİGETVAR'A: BİR EYALET
ÖLÇEĞİNDE KANUNİ SULTAN SÜLEYMAN'IN SON
MACARİSTAN SEFERİ

This is the source - book
 This is posted solely for ease of translation.

FROM KARAMAN TO SİGETVAR. KANUNI SULTAN SÜLEYMAN'S
HUNGARY EXPEDITION ACCORDING TO A PROVINCE SCALE.


Summary

The historians express different reasons for the Kanuni's last expedition. These have
to be studied in two groups; cease-fire violation of the Austrians which was done for 8 years between the Ottomans and Austria in 1562, again within the context of this agreement the avoiding of paying the annual-tax to the Ottoman State, Maximiliam's attack to the Ottoman protectorate Erdel after his father Ferdinand's death in 1564, that they could not hinder the border violation, that solid fortresses like as Eğri and Sigetvar developed into bandit bases and these bandits tyrannized the people in Ottoman citizenship and their frequently attacks to Ottoman garrisons. Besides these external reasons, internal factors like as that the sultan did not lead his army in expedition for 13 years, and the aim to slip the Malta flop (1565) from the memory, the problem the prince lights (1559) caused to the sultan, the death of the expedition-opponent Sadrazam Semiz Ali Pasha and the succession of Sokullu Mehmed Pasha who supported the expedition were important. But it is without no doubt the most important reason was the goal to ensure the security of the Ottoman areas behind the Danube, which began in 1526 and then frequently expanded.


After the expedition decision, in addition to the garrison in the Danube area, three
more three provinces were entrusted with expedition. These were; Rumi Province, Anatolia Province and Karaman Province. ln this work, different perspectives of the Karaman Province, which with the 25 November 1565 decision was entrusted with expedition task, will be presented. In other words, Sigetvar expedition which was a great expedition will be studied according to a province scale. This work takes up three causes. The first one takes up preparations which was done according to the decisions which were sent to the province before the expedition, the second one deals with the precaution of administration and protection of the province and the appointments in the province during the expedition and the last one deals with the military situation of Karaman, the expedition joumey, the route which was followed, precautions, the events and tasks during the expedition.

The written sources of this research can be grouped in three groups. Documents
and registers (Mühimme Defterleri, Yoklama Defterleri ve Timar Defterleri (Ruznamçe) from the Ottoman archive form the first one. The second group consists of Contemporary Ottoman authors” works. First of all works of Selanikî, Feridun Ahmed Bey who participated to the excavation and other XVl. Century Works. The modern history works form the third group.




Alaattin Aköz
Selçuk Üniversitesi Fen-Edebiyat Fakultesi Tarih Bölümü

Dünya tarihi içerisinde kültür ve harp sanatı bakımından en çok dikkat çeken devletlerden birisi olan Osmanlı Devleti, kuruluşundan itibaren sürekli olarak savaş hâlinde olması nedeniyle harp yeteneğini arttırarak, idarî yapısına askeri bir özellik kazandırmıştır (Ertaş 1999, 590). Bu çerçevede özellikle idarî ve malî kurumlarını sürekli olarak savaş ihtiyaçlarının karşılanması için teşkilâtlandıran Osmanlı Devleti, sefer organizasyonlarının başarılı bir şekilde yürütülmesini sağlamıştır. Bu sebeple ordusunun sınır bölgelerinde ve düşman topraklarındaki askeri faaliyetlerini başarılı bir şekilde yürütebilmek için, gerekli silah, cephane, erzak, yem ve malî kaynakların temini ve ihtiyaç duyulan bölgelere hızlı bir şekilde ulaştırılması konusuna son derece önem vermiştir (İşbilir 1996, 5) . Günümüzde lojistik olarak adlandırılan, sefer öncesi ve sefer sırasında yürütülen bu tür
faaliyetlere Osmanlı literatüründe iâşe, ikmâl denilmektedir.


Sigetvar Seferinin Sebepleri

Mohaç’tan başlayarak 1526 ile 1566 arasındaki dönemde halka halka genişleyen askeri faaliyetler, ele geçirilen toprakların bir diğeriyle savunma zorunluluğunu da beraberinde getiriyordu. Ferdinand’ın Osmanlı ordusunun her çekilisinde kaybettiği kaleleri tekrar kuşatması, Macaristan topraklarının güvenlik altına alınmasını zorunlu kılıyordu.

Gelibolulu Mustafa Âli, seferin sebebi olarak Sigetvar kalesindeki kuvvetlerin hudutlarda yağma ve çapulculuk yapıp, her tarafa taarruz ederek reayayı rencide etmelerini gösterir (Mustafa Âli 1316, 1-4). Pek çok kaynak Sigetvar ve havalisindeki eşkıyaların Budin ve civarında bulunan dafül-İslaın kalelerini ve hisarlarını ele geçirdiklerini; buralarda bulunan insanları kaldırıp Sigetvar Kalesi’ne götürdüklerini ve bu insanları ya köle olarak diğer kale beylerine sattıklarını ya da ûdye karşılığı salıverdiklerini anlatarak bundan dolayı yıllık 100.000 filori kazandıklarını bildirir (Solak-zâde 1989, 297). Peçevi de aynı yönde bilgiler vererek Sigetvar Kalesi ve etrafındaki eşkıyaların serkeşliklerini ve halka zarar verdiklerini anlatır. (Peçevi 1283, 412 vd.)


Sefer Görevlendirmesi

Yapılan elçi teatisinden sonuç alınamayınca, sefere çıkılması zaruri bir hal almıştı. Sefere karar verildikten sonra Tuna bölgesinde bulunan eyalet ve sancaklar ile Kırım Hanı, Eflak ve Boğdan Voyvodaları (BOA, Mühimme 5/707, 865, 960, l242,l l99,l200,l20l ,l24l) dışında üç eyalet daha sefer için görevlendirilmiştir. Bunlar; Rumeli Eyaleti (BOA, Mühimme 5/57), Anadolu Eyaleti (BOA, Mühimme 5/5l6,573) ve Karaman Eyaletidir (BOA, Mühimme 5/569,732,783,
784,785, vd).

Bu döneınde Karaman Eyaleti yedi sancaktan oluşmaktaydı. Bunlar; Konya, Aksaray, Kayseriye, Beğşehri, İç-il, Niğde ve Akşehir sancaklarıdır.

Karaman Beylerbeyine ilk hüküm 25 Kasım 1565 (BOA, Mühimme 5/569) tarihinde gönderilmiştir. Hükümde; Baharda sefer-i hümayun olduğundan hem kendi sancağında bulunan alaybeyleri, züama ve sipahilere sıkı tembihte bulunarak cebe/illeri ve .sair alât-ı ceng ü eidâl ve edevât-ı harb ve kıtalleri ve bi 'l-cümle ıniiretteb ve mükemmel  sefere hazır olmalarını sağlaması hem de beylerbeyliğe bağlı saneakbeylerine dair hükümlerin de kendisine gönderildiği, bu hükümleri ilgililerine ulaştırarak, iki kere tembihte bulunması ve onların da aynı şekilde sefere hazır hale gelmelerinin sağlanması istenmektedir. Gönderilen bu emirle Karaman Eyaletine bağlı bütün sancaklar kara hareketi için görevlendirilmiştir. Fakat 9 Şubat 1566 tarihinde Kırşehri Saneakbeyi Gazanfer bey’e gönderilen hükümde; daha önce sancağı askeriyle birlikte kara seferi için görevlendirildiği halde şimdi derya seferine tayin olunduğundan, donanmaya katılmak üzere Nevruzdan üç gün önce boğaz hisarında bulunması istenmiştir[1] (BOA, Mühimme 5/940). Böylece Karaman Eyalet askerleri hem deniz hem de kara seferi için görevlendirilmişlerdir.

İlk görevlendirmenin bildirildiği tarihten bir ayı geçkince bir süre sonra, l Ocak 1566 tarihinde bir seri hüküm daha gönderilmiştir (BOA, Mühimme 5/732,783,784,785). Hükümlerden üçü beylerbeyine yazılmış olup, ikisi yine sefer görevi ile ilgilidir. Hükümlerden ilki (BOA, Mühiınme 5/732) bir te’kid hükmüdür[2]. Diğer hükümde (BOA, Mühimıne 5/785) ise donanmanın çıkmasının yakın olduğundan, donanma için Karaman Eyaletinden ihracı emredilen kürekçilerin çok acele donanmaya erişmeleri gerektiğinden bu işle ilgili kadılara yardım edilmesi ve gerekli ihtimamın gösterilmesi istenmektedir.


Sefer Hazırlıkları ve Tedbirler

Karaman Eyaleti sefcrlc görevlendirilincc, doğal olarak sefer müddctincc eyaletin güvenliği ve muhafazası meselesi ortaya çıkmıştır. Yukarıda sözü edilen İkinci kuşak hükümler bu konuyu ele alan hükümlerdir. l Ocak 1566 tarihinde, Karaman Eyaletinin muhafazası ile ilgili olarak, hem Beylerbeyine, hem de muhafaza görevi verilen sancakbeylerine hükümler gönderilmiştir.

Beylerbeyine gönderilen hükümde (BOA, Mühimme 5/797), Adana Sancakbeyi Piri Beyin (paşanın) Kayseri muhafazası için, Kayseri Sancakbeyi Çerkes Beyin de Konya muhafazası için görevlendirildikleri bildirildikten sonra eyalet dahilindeki bütün alaybeylerini, Zaimleri ve sipahileri uygun bulduğu bir yerde toplayarak, yoklamalarını yapınası istenıniştir. Yoklamanın mahiyeti hem eyalet askerlerinin teçhizatlarının hem de sefere gidecekler ile muhafaza için kalacakların ayrı ayrı tespit edilmesidir. Yapılacak bu yoklamada; Karamanın tezkeresiz timar tasarruf eden sipahilerinden cüsse ve donanım açısından yeterli görülenleri beylerbeyi ile birlikte sefere katılacaklar, yaşlı, hasta, küçük yaşta olanlar ya da yeterli donanıma gücü yetmeyenler ise muhafaza için Piri Paşanın yanında kalacaklardır. Ayrıca Kayseri sancağının tezkeresiz sipahilerinden de yine sefere yaraınayanları, Konya muhafazası için Kayseri Sancakbeyi Çerkes Bey ile birlikte kalacaklardır.

Adana Sancakbeyi Piri Paşa'ya gönderilen hükümde de(BOA, Mühimme 5/784); Baharda sefere çıkılacağı belirtildikten sonra Karamanın muhafazasının önemi vurgulanmakta ve padişahın güvenini kazanmış olduğu için Kayseri taraflarının muhafazasına kendisinin görevlendirildiği bildirilmiştir. Adana sancağına bağlı zaimler ve sipahiler ile ayrıca Karaman Beylerbeyi tarafından kendisine gönderilen defterde kayıtlı bulunan Karamanın tezkeresiz sipahileri ile gelip Kayseri”de uygun bir yerde oturınası, diğer bey ve paşalarla da ittifak halinde çevrenin güvenliğini sağlaması, özellikle fesat ihtimali olan yerleri sürekli kontrol altında tutması istenmiştir.

Kayseri Sancakbeyine de yine aynı tarihte bir hüküm gönderilerek (BOA, Mühimme 5/783), daha önce sefer için görevlendirilmişken şimdi Konya muhafazası için alıkonulduğu bildirildikten sonra, Karaman beylerbeyinden gelen defterde kayıtlı sipahilerle birlikte Konya sahrasında uygun bir yerde toplanıp oturması ve hem memleket hem de halkın güvenliğini sağlaması istenmektedir.

Karaman Beylerbeyi, Ocak ayı başında gönderilen hüküm kendisine ulaştıktan sonra, Karaman askerini toplamış ve yoklamasını tamamlamış ve Muhafazaya ayrılan sipahilerin defterini muhafaza ile görevli beylerc gönderıniştir(BOA,MAD O0096,1-26).

Kayseri muhafızı olarak görevlendirilen Piri Paşaya Karaman beylerbeyinin ikinci defa gönderdiği defterden (BOA, MAD 00096, l2-l6); daha önce 534 sipahinin yoklamasının yapılıp gönderildiği, perakende biçimde geldikleri için peşinden 134 sipahinin daha yoklamalarının yapılıp gönderildiği anlaşılmaktadır. Yine perakende sebebiyle bu ikinci defter ile de 156 sipahinin yoklaması yapılarak gönderilmiştir. Böylece Kayseri muhafazası için Karaman Eyaletinden 690 sipahi görevlendirilmiştir. Aynı görev için Adana saneağından da 146 sipahi görevlendirilmiştir. Böylece Kayseri muhafazasında görevlendirilen sipahilerin toplamı 836’ya ulaşmıştır.

Tablo I. Kayseri muhafazasında görevlendirilen sipahilerin bölgelere göre dağılımı

Tablo II: Kayseri muhafazası için ikinci defter ile gönderilenlerin sipahilerin bölgelere göre dağılımı

Konya muhafazası için görevlendirilen Kayseri Sancakbeyi Çerkes Bey de kendisi ile birlikte Konya muhafazasında görevli olan sipahilerin yoklamasını Konya’da yapmış ve bir suretini 29 Aralık 1566 tarihinde der-i devlete göndermiştir (BOA, MAD 00096, 23). Bu defteri diğer defterlerden ayıran en önemli özelliği bir kısım sipahilerin karşılarına niçin sefere gitmeyip, muhafaza için alıkonulduklarının belirtilmiş olmasıdır[3]


Sefere Katılan Karaman Askeri

Kuruluş döneminde düzenli bir ordusu bulunmayan Osmanlı Devleti’nde savaşlar, ihtiyaç duyulduğunda gazilerden ve tamamı atlı aşiret kuvvetlerinden oluşan birliklerin dellallar aracılığıyla bir yerde toplanması ile sağlanırdı (Taneri 1998, 91-96; Özcan 2002, 107; İlgürel 2001, 386; Uzunçarşılı 1943, 2; Ortaylı 2007, 240-241). Ancak toprakların genişlemesi ile birlikte Osmanlı ordusu büyümüş ve kara ordusu, kapıkıılıı askerleri ve Iımarlı Sipahi/er olmak üzere iki temel askeri güç olarak teşkilâtlanmıştır.

Osmanlı ordusunun asıl savaş gücünü oluşturan eyalet askerlerinin sefere katılımları, ülkenin değişik yerlerine dağılmış oldukları için oldukça güçtür. Bu sebeple, eyalet askerlerinin sefere hazırlanmaları için Beylerbeylerine ve sancak beylerine daha kış aylarında peş peşe sefer hükümleri gönderilir, hazırlıklar tamamlandıktan sonra nevruzla birlikte, yine merkezden gönderilen emirler doğrultusunda eyalet askeri harekete geçer ve belirtilen yerde merkez orduya katılırlardı.

Bir eyalete sefer görevi bildirilirken ısrarla vurgulanan en önemli husus, eyalette bulunan bütün alaybeyleri, çavuş, züama ve sipahilerin yoklamalarının yapılması ve bunlara sıkı tembihte bulunarak sefere hazır olmalarının sağlanması hususudur. Gönderilen hükümlerle bu durum sık sık hatırlatılır, tehdit ve te’kidlcrlc nevruzdan önce bütün hazırlıkların tamamlanması esas alınırdı.

Karaman eyaleti sefer için görevlendirildiğinde peş peşe benzer hükümlerin geldiğini ve bu hükümler doğrultusunda yapılan bazı hazırlıkları yukarıda belirtmiştik. Bu hazırlıkların temelini yoklama oluşturınaktadır. Yapılan Yoklamalarla muhafaza görevi verilenlerin yanı sıra sefere katılacak olan Karaman askerleri de tımarları ile birlikte tespit edilmiştir. Sonuçları defter halinde düzenlenmiş ve günümüze ulaşabilmiştir (BOA, KK_d No:299, 4-80).

Sefere katılanların yoklamasında öncelikle Karaman eyaletinin Çavuşları sancakları ismi altında kaydedilmiştir. Sonra da her sancağın zaim ve sipahileri nahiye esasına göre yazılmıştır. Sancaklarda ilk isim olarak, sancak miralayı kayıtlıdır.


Vilâyet-i Karaman Çavuşları; Konya 15, Aksaray l, Kayseriye ll, Beğşehri 13, İç-il 21, Niğde 5, Akşehir 2 olmak üzere toplam 68 çavuş.

Tablo V: Sefere katılan Karaman zaim ve sipahilerinin bölgesel dağılımı


Böylece Karaman eyaletinden Sigetvar seferine katılan asker sayısı 68'i çavuş, l903’ü zaim ve sipahi olmak üzere toplam 1971 neferdir. Şüphesiz bu sayı ümera, zaim ve sipahilerin askeri yükümlülüklerini içermemektedir. Bilindiği gibi tımar düzeninin gereği olarak eyalet askerleri, istisna uygulamalar bir yana bırakılırsa, sefer olduğunda kişisel olarak atlı hizmet vermek, belli sayıda süvari getirmek (eebelü) ve tasarrufunda olan gelire orantılı teçhizat sağlamak zorundadır (Beldieeanu 1985, 84)

Karaman eyaletinden sefere katılan askerlerin toplam sayısını tespit edebilmek için bu yükümlülükleri de hesaba katmak gerekir. Ancak bu hesaplama için de Beylerbeyi, saneakbeyi, hazine defterdarı, timar defterdarı vb. bütün yöneticilerin gelirlerinin bilinmesine ihtiyaç vardır. Bunlardan bazılarının gelirlerini tespit edebilirken, bazıları için bu mümkün olamamaktadır. Fakat çalışılan dönemden yaklaşık 50 yıl sonrasına ait olan Ayn Ali Efendinin Kavânin-i Äİ-ı' 0sman der-Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-ı' Divan isimli risalesi bu konuda bize fazlası ile yardımcı olabilecek durumdadır. Bilinenlerin kıyaslanması ile bilinmeyenler hakkında da ortalama bir veriye sahip olmak mümkün olabilecektir.

Sigetvar seferi öncesinde ve sonrasında Karaman beylerbeyinin ne kadar has tasarruf ettiğini Ruznamçe Defterleri’nden öğrenebiliyoruz. 15 Haziran 1557 tarihinde Karaman Beylerbeyi Haydar Paşa`dır ve has gelirlerinin toplamı 701.074 akçadır (BOA, RZd No: 8, 473). 20 yıl sonra, 8 Aralık 1577 tarihinde beylerbeyi Mehmet Paşa, has geliri de 700.000 akçadır (BOA, RZd No: 50, 61). Yaklaşık iki ay sonrasında, 16 Şubat 1578 tarihinde Karaman Beylerbeyi yine Mehmed Paşa’dır ve has gelirleri toplamı 711.466 akçadır (BOA, RZd No: 50, 69). Ayn Ali Efendi, Paşa sancağı olan Konya Livasının has gelirini 660.074 akça olarak vermiştir (Ayn Ali Efendi 1280, 16). Aynı olmamakla birlikte birbirine yakın rakamlardır. Bu sebeple ihtiyaç duyulan kısımlarda söz konusu risalede yer alan rakamlara müracaat edilebilecektir.

Ayn Ali Efendi, Karaman Eyaletinin toplam asker sayısını bildirirken, ortalama olarak zeamet ve timar sahiplerini 1+3 şeklinde hesaplamıştır”. Yani her birinin gelirlerine karşılık 3 eebelü ile sefere katıldığını öngörmüştür. Bu da oldukça makul bir hesaplamadır. Bu durumda Sigetvar seferine Katılan asker sayısını da aynı yolla tespit etmek mümkün olacaktır. Çavuş, zaim ve sipahi toplamı 1971 idi, bu sayı cebelüleriyle 5913 olur’. Konya muhafazasında görevli olan Kayseri ve donanma için görevli olan Kırşehir Sancakbeylerini hariç tutmak kaydıyla, diğer haslardan gelecek tahmini eebelü sayısı da 550 civarındadır. Bunlar dahil edilince asker sayısı 6463 olur. Bu sayıyı yuvarlarsak sefere katılan Karaman eyalet askerinin toplamı 6500 eivarındadır diyebiliriz.


Sefer Yürüyüşü

Sefer amacıyla toplanan Osmanlı ordusunun sefer alanına yürüyüşü başladıktan sonra karşılaşılan en önemli sorun, seferin devlet maliyesine yüklediği ağır külfetin halifletilmesi için hazine teınininin yanı sıra, asker için erzak ve ordunun ağırlıklarını taşıyan hayvanlar için yem hazırlanması olmuştur (Murphey 2007, 108-109; İşbilir, ll; Ertaş 1999, 592)

Osmanlı ordusu seferler esnasında taşıyabildiği kadar malzemeyi yanında getiriyor (Murphey 2007, 89-104), yanında getiremediği malzemeyi ise, yerel kaynaklardan zor kullanmadan veya askerlere sivil tahıl stoklarını yağmalamasına izin vermeden, savaş bölgelerine en yakın vilâyetlerin halkı ile önceden ayarlanmış düzenli mubayaalar yoluyla yapıyordu.

Osmanlı Devleti'nde yeniçeri, cebeci, topçu ve diğer ücretli askerlerden oluşan merkez ordusunun erzak ihtiyacı devlet tarafından karşılanırken, eyalet askerleri ise, gerekli zahireyi kendileri temin ederlerdi. lâşenin temini için değişik yollar ve usullere müracaat edilmiştir. İâşe daha çok merkezi hazinenin masraflarını düşürmek amacıyla savaş, kıtlık gibi olağanüstü durumlarda divanın aldığı kararla çıkarılan “Avarız-ı Divâniye" mükelleûyeti ile yürütülmüştür (Ertaş 1999, 592; Murphey, 109; İşbilir 2002, 151; Yıldız 2000, 53). Sefer durumunda ordu iâşesi için gerekli maddelerin temini, avarız mükellefıyeti dahilinde geliştirilen nüzul, sürsat ve iştira yöntemleri ile karşılanmıştır.

Osmanlı Devleti, değişik yollar ve sıkıntılar ile askeri amaçlar dahilinde önceden belirlenen konaklarda, ambarlara doldurduğu zahireleri de yine belli kurallar çerçevesinde orduya dağıtıyor ve zahircnin maksatları dışında kullanılmasına, gereksiz yere satılmasına ya da halka dağıtılmasına müsaade etmiyordu (Ertaş 1999, 592; İşbilir, 2002, 152; Halaçoğlu 1999, 44-57).

Ocak ayı içerisinde hazırlıklar tamamlandıktan sonra, Şubat ayının ortalarından itibaren Karaman Beylerbeyine sefer için muhtelif tarihlerde yürüyüşle ilgili emirler gelmiştir. 17 Şubat 1566 tarihli hükümde (BOA, Mühimme 5/ 1049); Muhafaza ve donanma için görevlendirilenler dışında eyaletin bütün beyleri ve askerlerinin yola çıkıp, Biga ovasına gelmesi, Gelibo1u'dan geçerek orduya yakın bulunması bildirilmiştir. Ayrıca yürüyüş esnasında Anadolu beylerbeyinin gözetilmesi ve Karaman askerinin Anadolu Eyalet askerinin peşinden yürümesi öngörülmüştür. Bu hükümde padişahın ordu ile Ramazan'ın 15. günü yola çıkacağı da belirtilmiştir. Fakat padişah, rahatsızlığı sebebiyle Ramazan'ın 15'inde (5 Nisan) değil Şevval'in 9'unda (29 Nisan) yola çıkmıştır”. 24 Şubat tarihli hükümde de (BOA, Mühimme 5/ 1081) padişahın Ramazan'ın 10. günü yola çıkacağı, Karaman askerinin de acilen yola çıkıp, Biga ovasına, peşinden Ge1ibolu'ya gelmesi Anadolu askeri ardınca yürümesi, boğazı geçerken iki eyalet askerinin birbirine sıkıntı vermemesi ve orduya katılmaları istenmektedir.

7 Nisan'da gönderilen emirle yürüyüş güzergâhı ve şekli değiştirilmiştir (BOA, Mühimme 5/ 1404). Bu hükümde; daha önceki hükümler kısaca özetlendikten sonra Anadolu askerinin boğazı geçip, lpsa1a'da çayır yedirdiği, Karaman askerinin de Biga ovasında bekleyip çayın orada yedirmesi ve gelecek emri beklemesi, emrin içeriğine göre hareket etmesi bildirilmektedir. Bir sonraki emir, padişahın yola çıkmasından bir gün sonra, 30 Nisan tarihinde Sivribınar menzilinden gönderilmiştir (BOA, Mühimme 5/1512). Bu hükümden anlaşılıyor ki bu arada Karaman beylerbeyi mektup göndererek, yola çıktığını ve yakınlara, muhtemelen Biga ovasına geldiğini bildirmiştir. Padişah cevaben; kendisinin de 9 Şevval'de yola çıktığını belirttikten sonra Karaman askerinin Gelibolu boğazını geçip, Anadolu askerini takip etmesini söylemiştir.

Doğal olarak eyalet askerleri öngörülen şekilde yürüyüşünü sürdürmüş ve Mayıs ayının ortasında, İstanbul'dan çıkan orduyla, yani padişahla Edirne civarında buluşmuştur. Bu buluşma ordunun aşırı kalabalıklaşması sonucunu doğuraeağından, hem menzil açısından hem de askerin yürüyüş sıralaması açısından yeni düzenlemeler yapılmıştır. Bu düzenlemeye göre Anadolu Eyaleti askerleri ordunun önünden yürüyecek ve Mustafapaşa Köprüsü, F ilibe, Saınakov, Dobniçe, Radomir ve Alaeahisar'dan geçerek, batıya yapılan seferlerde Osmanlı ordusunun son toplanma merkezi ve karargâhı olan Belgrad'a varacaktır (BOA, Mühimme 5/1615). Bir müddet bu düzende yüründükten sonra henüz Belgrad'a varılmadan önce, Anadolu beylerbeyine 2 Haziran'da Otlaklar menzilinden gönderilen emirle yürüyüş şekli yeniden düzenlenmiştir (BOA, Mühimme 5/1772): Anadolu askerinin kullanması öngörülen menziller ordunun kullanacağı menzillerden farklıdır. Ordu, 23-24 Mayıs'ta Filibe, 31 Mayıs'ta Sofya, 7 Haziran'da Ilıca, 9 Haziran'da Aleksence menzillerine uğrayarak (BOA, MAD 2356), 19 Haziran günü Belgrad'a varmıştır (BOA, Mühimme 5/1954; Selânikî 1999, 19; Mustafa Âli 1316, 14.; Feridun Ahmed Bey, V. 13-b.; Ramazanzade Agehi, Belgrad'a varış tarihini 2 Zilhicce (20 Haziran) olarak vermektedir (v. 7-a).

Karaman askerine ordu-yı hümayunla buluştuğu andan itibaren, ordunun ardınca yürümesi emredilmiştir (BOA, Mühiınıne 5/ 1616). Bu durumda Karaman askeri de çok büyük bir ihtimalle ordunun kullandığı menzillerden farklı menzilleri takip ederek, Belgrad'a ulaşmıştır. Bunun sebebi gayet açıktır. Daha yukarıda da anlatıldığı üzere menzillerde bulundurulması emredilen iaşenin iki ayrı orduya yetmeyecek olmasıdır. Bu durumda hem ordular sıkıntı yaşayacaktır, hem de o menzillere iaşe temin etmekle görevli halk zorda kalacaktır. Nitekim 9 Haziran'da Rumeli Beylerbeyine gönderilen bir hüküm bu durumu bütün açıklığıyla ortaya koymaktadır (BOA, Mühimme 5/ 1833). Hükme göre, Zaplana kadısı bir mektup göndererek, ordu-yı hümayun ve ıstabl-ı amire için hazırlanan zahirenin hepsinin Kurşunlu yakınlarında konaklayan Rumeli askeri tarafından alındığını ve geride başka zahire kalmadığını, zaten önceki zahirenin de kaza harieinden tedarik edildiğini ve ahalinin tekrar zahire çıkartmaya kudrctlerinin olmadığını, üstelik askerlerin ordu için hazırlanan zahireyi çok düşük fiyatla zaptettiklerini bu yüzden Alacahisar yakınlarındaki konaklara zahire yardımında bulunamayacaklarını bildirmiştir. Bunun üzerine padişah da Rumeli beylerbeyine; emrindeki askeri gereği gibi zapt etmesini, ordu için hazırlanan zahireyi aldırmamasını ve ordunun geçeceği konaklara uğramamasını ernretmiştir.


Zahire temini konusunda Karaman askeri de sıkıntılar yaşamıştır. 15 Haziran tarihli hüküm bunu açıkça göstermektedir (BOA, Mühimme 5/ 1902). Karaman beylerbeyine gidecek yolun üzerinde olan kadılara gönderilen bu hükümde; Karaman beylerbeyinin mektup göndererek, Karaman askerinin zahire konusunda çok fazla sıkıntısı olduğunu, bazı ambarlarda tereke bulup akça ile talep ettiklerinde verilmediğini, sıkıntı çıkarıldığını bildirdiği belirtildikten sonra hükm-i şeriHe Karaman beylerbeyinin adamları varınca bulunan yerlerden akça ile kifayet miktarı zahire tedarik ediverip, sıkıntı vermekten uzak durulması emredilmiştir.

Osmanlı ordusunda yürüyüş hazırlıkları gün ağarmadan meşale ışıkları ile başlar ve sabahın ilk ışıkları ile birlikte harekete geçilir, öğle saatlerine gelindiğinde asker istirahata çekilirdi. Konaklama mekanı olarak, hayvanlara otlak ve asker için su bulunan yerler tercih edilirdi (Ertaş 1999, 592). Yürüyüş oldukça sessiz ve disiplinli gerçekleştirilirdi. Yürüyüş sırasında, kanunlara aykırı olarak halktan parasız zahire talep edilmesi, yük ve binek hayvanlarının köylülere ait ekinlerde otlatılması, ana yoldan ayrılarak sağa sola sapılması yasaklanmış ve kurallara uymayanlar şiddetle cezalandırılmıştır".

Yürüyüş esnasında üzerinde durulan en önemli hususlardan birisi de askeri birliklerin arasına karışan ve hem askerlere, hem de askerin geçtiği yollar üzerinde bulunan halka zarar veren kimselerin önüne geçilmesidir. Nitekim ordu için de böyle bir durum söz konusu olmuş ve Belgrad’a varıldıktan sonra Yeniçeri ağası Ali Ağa ve Malkara Beyi Evran Bey yasakçı tayin edilmişlerdir. Yasakçılar, ordu içerisinde hırsızlık yapanları, yol üzerinde halka zarar veren haydutları tespit etmişler ve hepsi idam edilmiştir (Selânikî 1999, 18-19).

Yapılan yazışmalardan Karaman askerinin de  esnasında benzeri sıkıntılarla karşı karşıya kaldığını görüyoruz. 12 Haziran l566 tarihinde Şoylak menzilinden gönderilen hükme göre; Karaman beylerbeyi padişaha gönderdiği mektupta, Karaman askerinin içerisine bazı kapı halkı ile Anadolu ve akıncı vs. levent taifesinin karıştıklarını, bunların çeşitli fesatlarda bulunduklarının şikayet edildiğini ve bunun üzerine dergah-ı mualla çavuşlarından İskender Çavuş ve bazı alaybeylerinin yasakçı tayin edilerek, bunlardan belirlenebilenlerin haklarından gelindiğini fakat bazılarının ortaya çıkarılmasının mümkün olmadığını, Karaman askerine tembihlerde bulunduğunu ve halkın güven içerisinde olduğunu bildirmiştir. Padişah da askerin mutlaka zapt edilmesini, reayadan aldıkları yem ve yemeklerinin bahalarının bizzat beylerbeyi tarafından ödenmesini asla bir ferde zulm ve teaddi edilmesine rızasının olmadığını belirterek, ister hariçten karışmış olsun, ister asker içerisinden olsun haydutluk ve yaramazlık yapanların yakalanıp haklarından gelinmek üzere ordu-yı hümayuna gönderilmelerini istemiştir.

Bu şartlar altında 29 Nisan'da İstanbul'dan hareket eden padişah 49 günde, Şubat ayının 24 veya 25'inde hareket eden Karaman askeri de 110 günde Be1grad`a varmışlardır.

Belgrad`a varıldığında son yağmurlardan Tuna nehri taşkın halindedir ve üzerine köprü kurulması mümkün olmamıştır (Selânikî 1999, 19). Bunun üzerine Semendire sancakbeyi Bayram Bey görevlendirilmiş ve Böğürdelen kalesi önüne gemilerin yan yana getirilmesiyle, köprü kurulmuştur (BOA, Mühimme 5/1831, 1836, 1982; Selânikî 1999, 19; Ramazanzade Agehi, V. 8a; Feridun Ahmed Bey (Nüzhet, V. l3b-14a). Ordunun tamamı bu köprüden geçerek, Sirem Bölgesinde Zemun sahrasında toplanmış, Padişah da Zemun ovasına gelince muazzam bir geçit töreni düzenlenmiştir. En başta Rumeli Beylerbeyi Şemsi Ahmed Paşa, ardından da Anadolu Beylerbeyi Zal Mahmud Paşa ile Karaman Beylerbeyi Çerkes Süleyman Paşa askerleri ile birlikte görkemli bir törenle padişahı selamlamışlardır. (Selânikî 1999, 21).

Zemun sahrasında askeri selamlayan Kanuni, burada harp divanını toplayarak, seferin hangi yöne yapılacağını belirlemiştir. Bu hususta farklı görüşler olmakla birlikte, Erdel prensi Stefan ile bazı vezirler ve Göle kalesini fetheden Pertev Paşa'nın seferin Macarların en muhkem kalelerinden Eğri kalesi üzerine yapılması gerektiğine dair fikirleri kabul görmüştür(Feridun Ahmed Bey, Nüzhet, V. l5b.; Selânikî 1999, 22; Ramazanzade Agehi, V. 9b). Eğri üzerine gidilmesine karar verilince Karaman Beğlerbeği Süleyman Paşa, Karaman askeri ile birlikte Budin muhafazasına görevlendirilmiştir(Sclânikî 1999, 22; Ramazanzade Agehi, V. 9b). Sigetvar kalesi kumandanı Miklos Zrinyi’nin, Şikloş mevkiinde, Tırhala Sancakbeyi Mehmed Beyi bir baskınla öldürmesinden sonra Eğri kalesi üzerine gidilmekten vazgeçilip, Sigetvar Kalesinin fethine karar verilmiş fakat (Selânikî 1999, 22-23; Ramazanzade Agehi, V. 9b; Solak-zâde 1989, 299) Karaman askerinin Budin ve çevresini muhafaza görevi değişmemiştir. Burada göstermiş oldukları yararlılıklar da Tımar Ruznamçe Defterlerine yansımıştır (RZd 48, 94- 95-21-41-52-89-65-77 vd.)

Sonuç olarak; Tarih kitaplarına Kanuni Sultan Süleyman’ın son seferi olarak geçen ve ayrıntılarının çok da bilinmediği bu sefer, Karaman eyaleti merkezinde ele alınmış ve seferin hazırlık aşamasından başlanarak, seferin gelişimi çağdaş kaynaklar ışığında an be an belirlenmeye çalışılmıştır. Bunun sonucunda da Osmanlı Devletinin seferlerle ilgili bazı standartları olduğu ama her seferin yaşanan gelişmelere bağlı olarak sürekli yeni planlamalar ve düzenlemeler gerektirdiği ortaya çıkmıştır. Yani Osmanlı için sefer, topluca gerçekleştirilen bir askerî eylem değil, bütün ayrıntıların sefer bürokrasisi çerçevesinde ele alındığı, günlük yaşanan bir hadisedir.


KAYNAKÇA

Arşiv Kaynakları

Maliyeden Müdevver Defterler (MAD): 00096, 2356

Mühime Defterleri (Mühimme): 5

Kamil Kepeci Tasnifi Divân-ı Hümâyûn Tahvîl Kalemi (KK_d): 299
Tımar Ruznamçe Defterleri (RZd): 8, 48, 50

Diğer Kaynaklar

Atıl Esin 1986), Süleymannâme, The Illusirated History Q/'Süleyman Magnfficent, New York, 1986

Ayn Ali Efendi, Kavânîn-i Âl-i Osman der-Hülâsa-i Mezâmin-i Defter-i Divan,
Tasvîr-i Efkar Makbaası, Istanbul 1280.

Beldiceanu, Nicoara (1985), XIV Yüzyıldan X VI. Yüzyıla Osmanlı Devletinde
Timaı; (Çev.M.Ali Kılıçbay), Ankara 1985.

Ertaş, M. Yaşar, (1999), “Osmanlı Devleti'nde Sefer Organizasyonu”, Osmanlı,
C. VI, s.590-597, Ankara 1999.

Feridun Ahmed Bey (Nüzhet 'iİİ-Esrâr ve 'İ-Ahyâr der Ahbâr-ı Sefer-i Siketvar, İzzet Koyunoğlu Kütph., No: 14622

Gelibolulu Mustafa Âli (1316), Heft Meclis, İkdam Matbaası, İstanbul 13 l 6.

ALAATTIN AKÖZ o KARAMAN 'DAN SİGETVARÄ' BİR EYALET ÖLÇEĞİNDE... 51

, Künh'ı'il-Ahbâr, Süleymaniye Kütph., Esiad Efendi,
No: 2161

Halaçoğlu, Yusuf( l 999), XIV-XVI1, Yüzyıllarda Osmanlı Devlet Teşkilatı ve Sosyal Yapı, Ankara 1999.

İlgürel, Mücteba, (1967),“Yeniçeriler" , İA, C. XIII, s.385-395, İstanbul 1967.
İşbilir, Öıner,(l997) XVll, Yüzyıl Başlarında Şark Seferlerinin İâşe, İkmâl ve
Lojistik Meseleleri, Basılmamış Doktora Tezi, İstanbul 1997.

Karaçelebi-zâde Abdülaziz (1248), Siileyman-Nâıne, Bulak Matbaası, Kahire
1248.

Murphey, Rh0ads,(2007), Osmanlı 'da Ordu ve Savaş 1500-1700, (Çev: M.Tanju
Akad), İstanbul 2007.

Ortaylı, İlber,(2007), Türkiye Teşkilat ve İdare Tarihi, İstanbul 2007.

Özcan, Abdülkadir,(2002), “Osmanlı Devleti`nin Askeri Yapısı, Türkler: C. 10,
s. 107-121 , Ankara 2002.

Peçevi İbrahim Efendi (1283), Tarih-i Peçevi,C.l, Matbaa-i Amire 1283

Ramazan-zâde Agehi Mansur Çelebi, F etih-Nâme-ı' Kal 'a-ı' Sigetvar, İstanbul
Universitesi Tarih Yazmaları, No: 3884.

Sahillioğlu, Ha1i1,(l999), “Avarız", DİA, C. IV, s.lO8-lO9, İstanbul 1999.

Selânikî Mustafa Efendi (1999), Tarih-ı' Selânikî (971-1003/1563-1595), (Haz.
Mehmet Ipşirli), C.I, TTK Yay., Ankara 1999.

Solak-zâde Mehmed Hemdemi (1989), Tarih, C.ll, (Yay. Vahid Çabuk), Kültür
Bakanlığı Yay., Ankara 1989.

Taneri, Aydın,( 1998), Osmanlı Kara ve Deniz Kuvvetleri, Ankara 1998.

Uzunçarşılı, İ.Hakkı,(1943), Osmanlı Devleti 'nde Kapıkulu Ocakları, C.I, Ankara 1943.

Yıldız, Hakan,(2000), Prut Seferi’nin Lojistik Hazırlıkları, Basılmamış Doktora
Tezi, İstanbul 2000.







[1] 4 Mayıs 1566 tarihinde, sefer yolculuğu esnasında ve Silivri menzilinde, Gazanfer Bcydeıı boşalan Kırşehri sancakbeyli gine Ali Bey atanmış ve hemen görevinin başına gitmesi emredil ıniştir. Bkz. BOA, ıl/Iühiırzrııe 5, Hüküm: 1529. Kırşehri Saneakbeyi Gazanfer Bey de fctihten sonra Sakız Sancakbeyliğine getirilmiştir. Bkz. BOA, Mülıinznıe' 5, Hüküm: 1490.
[2] 15 Ocak 1566 tarihli bir başka hükümde de “haliya .sefer-i hüınaırıııı zaınanı karîb alub bazı kimesııelet' tinıar tasarruf idüb .se/er olmağııı _feragat idiib a/ıara bildirirlıeriıııiş imdi asla bırağındı vermeğe etnrinz yokdıır buyurdııın ki vusul buldukda min ba 'd kinıesızetziır bit-ağzındusun ahara teıtcih idiib tezkere virımeseyin şâırle ki tezkerem' külli berat  ana mukayyed olasın ve kendı? beratm ile dahi virrızeıtesiıı" şekliııde sefer görevlisi olan her üç eyaletin beylerbeylerine de uyarı vardır. Bkz. BOA, .Mühimme 5, Hüküm: 858.
[3] Bu sebepler; fakirlik, ;Malta .se/erindeıı gelfirkeıı maraza ınfibıelıı olmak, gözleri ma 'İûl 01-mak, Malta seferinden gelürkeıı airağııı üşıîtırıek, ınariz olmak, sagîr olmak. sıtma tutmak. pir ıre nıarîz ve gözleri 17107171 almak vb .seebeplerdiıt Bkz. BOA, MAD 00096, s.24-25

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.

Excerpts from reports about events near Sisak in 1593

Source:  Spomenici hrvatske Krajine: Od godine 1479 do 1610, Volume 1, edited by Radoslav Lopašić https://books.google.ca/books?id=tHLvuERLU...