Friday, March 2, 2018

Letter from Constantinople to Maximilian (Turkish)

 1566 Tarihli Ahidnâme-i Hümâyûn

Aydın, Y.A. (2001), XVI.- XVII. Yüzyıllarda Osmanlı- Habsburg Antlaşmaları ve Uygulamaları, 2001, pages76-80

( Maksimilyanoş Krala gönderilecek ahidnâmenün suretidür)



Ben ki sultân-ı selâtîn-i şark u garp sâhib-kırân-ı memâlik-i Rum Acem ü Arap kahraman-ı kevn ü mekân nerimân-ı meyân-ı zemîn u zamân Akdenizün ve Karadenizün ve Kâbe-i mu‘azzâma ve Medine-i mükerremenin ve Kuds-i şerîfün ve taht-ı Mısr-ı nadire-i asrun ve vilâyet-i Yemen u Aden u San‘â’nun ve darü’s-sedât-ı Bağdad u Basra ve Lahza’nun ve Medâyin-i Anuşirrevân’un ve diyâr-ı Cezâyir u Azerbaycân’un ve Deşt-i Kıpçak ve diyâr-ı Tâtârun ve Kürdistân u Luristân’un ve külliyen Rumili ve Anadolu ve Karaman ve Eflâk u Boğdan’un ve Üngürüs memleketlerünün ve bunlardan gayri niçe memâlik-i diyâr-ı a‘zimü’l- i‘tibârun pâdîşâhı ve sultânı Sultân Süleyman Hân bin Sultân Selim Hân bin Sultân Bayezid Hânum biinayetillâhi’l-meliki’l-ekber inân-ı cihândâri kabza-i kudretüme mukadder ve zimâm-ı kişver-güşayi keff-i kifâyetüme müyesser olup arsa-i âfak ale’l-ıtlâk mebâdi‘-i diyâr-ı şark ve mülk-i Çin’den ta be-aksâ-yı mağrib-zemîn musahhâr-ı şemşîr-i cihân-gîr-i kazâ-te’sîrüm olmuşdur bi’l-cümle taht-ı alî-bahtımun ednâ pâyesi kasr-ı kaysâr ve mülk-i mevrûsumun bir katresi mülk-i melik İskender olmağın sahâyif-i rûy-i zemîn zîrnîgîn-i felek-âyîn-i nüvvâb-ı sa‘âdet karînüm olmuşdur şimdiki hâlde iftihârü’lümerâi’l-izâmi’l-îsevîyye muhtârü’l-küberâi’l-fihâm fî-milleti’l-mesîhîyye senki Maksimilyanoş Kralsın Rim halkının güzîde ve hürmetlüsi ve Alâmân vilâyetinün imparadoru ve Çeh ve Islovin ve Hırvat sâ’ir niçe vilâyetlerün kralı ve hâkîmisin dergâh-ı sa‘âdet-destgâhıma ve bargâh-ı selâtîn-penâhuma ki mukabbel-i şifâh-ı kayâsira-i zemân ve müzdahem-i cibâh-ı ekâsire-i devrândur bundan akdem babanuz imparador Ferenduş ile olan mu‘âhede-i hümâyûnumuz kendi nâmına tecdîd olunup Arhadüka Ferdinando ve Arhadüka Karlo nâm karındâşlarınuz ahd-i hümâyûnumuzda bile olmak üzre südde-i sa‘âdet-bahşumuzda olan ilçünüz kıdvetü’l-ümerâi’l-milleti’l- mesîhîyye umdetü kübera’i’t-tâ’ife-ti’l-îsevîyye Alberdos Dö Pez ile mektûbunuz vârid olmağın hazret-i İsa nebi aleyhissalâtu ve’s-sellem târîhinin bin beş yüz altmış ikinci senesinin yüniz ayının evvelki güninde sâbıkâ sekiz yıla degin memleket ü vilâyetün ve re‘âyâ ve berâyânun emn u emânı ve mâbeynde olan dostlık kemâ-kân muhkem u mukarrer olmağıçün her yıl südde-i sa‘âdetime otuz bin Üngürüs filorisi gönderilmesün ve bundan evvel beş yıllık içinde ma’hûd olan otuz bin Üngürüs filorisinin bâkî kalan iki yıllık kusûrından dahî bir yıllığı gönderilmesün ve Erdel’den taşra bi’l-fi‘il Yanoş Kral-oğlı elinde olan yirlerden eğer Üngürüs vilâyetindedir ve eğer nehr-i Tisa’nun öte ve berü yanlarundadır sekiz yıllık emn ü emân içinde adâvet eyleyüp cebr ile kılıç ile talep itmekden geçdük şol şartla ki kendi mülki olmuş ola kimesne mâni‘ olmaya Kraloğlı dahi bu sekiz yıl içinde her vech ile dostlık şartların ri‘âyet idüp düşmânlıkdan ve re‘âyâmuza zulm edüp memleketine sürmekden vilâyetimize seyirdüp gâret itmekden ve hisâr almakdan ve yeniden nesne yapmakdan ve canlu ve gayri rızkımuz almakdan ve bizim veyâhûd âdemlerimüzün re‘âyâsın öşürleyüp kullanmakdan ve idlâl itmekden ve sizi yakaruz ve gâret iderüz diyü havf virüp nesnelerin almakdan gereği gibi hazer idüp emr ü emânı hakk üzre ri‘âyet itdüre eger ri‘âyet itdürmez ise sabra tâkât
getürmediğünüzü ve Kral-oğlı ile nizâ‘anuz olan yerler eger bu dostluk içinde iki cânîbin ihtiyâriyle ıslâhı murâd olunur ise vech-i makûl ne ise ânunla âmel olunmasın ve bu şartlarunuza da Palaz Mihal ve Nikola Batori ve sâ’ir beglerinüz ki şimdi size itâ‘ât itmüşlerdir Kral-oğlının dostluk kâğıdı size vâsıl oldığı günden ellerinde olan emlâkleriyle ve yirleriyle bu kâbilde bu sulhda bile olmaların ve bundan ma‘âda eger sizün ve eger Kral-oğlının eli altında olan âdemlerinüz talgalık zamânında birbiriyle adâvet idüp ba‘zı alınmış ve virilmiş yerleri olup ellerinde bulunan veyâhûd re‘âyâsı bir cânîbe tapmış bulunâ bi’l-cümle bir vech ile da‘vâ idecek husûsı olsa ki bu emn u emândan sonra vâki‘ olmaya birbiriyle olan da‘vâları ve maslahâtları ve gavgaları mesmü‘ olmaya ammâ bu sulh u salâhdan sonra bir nizâ‘ları olsa ki hüsn-i rızâlarıyla uzlaşmayalar mâbeynlerinde gavga itmeyüp sizün re‘âyânuz size ve bizüm re‘âyâmuz bize müraca‘ât ideler ve mâbeynde bu dostluk şâyi‘ u mukarrer oldukdan sonra beğlerinüzden ve gayi âdemlerinüzden bir kimesne bizüm re‘âyâmuzdan birini tutsa te’hîr itmeyüp ve kıymet talep itmeyüp zarârsuz ziyânsuz giru yerine gönderilmesin i‘lâm idüp ve iki cânîbden şerâyit-i dostî emn u emân târîh-ı mezbûrdan bu sekiz yıla değin sahîh u sâlim hıfz u hırâset olunmak bâbında südde-i sa‘âdetümden ahidnâme-i hümâyûn inâyet olunup bu emn u emân ve dostluk içinde memâlik-i mahrûsemüzde olan beylerbeyiler ve beyler ve kapudânlara ve sübaşılara ve voyvodalara ve bi’l-cümle sâ’ir âsâkir-i zafer-mesere muhkem tenbîh u te’kîd olunup dostluğı gereği gibi hıfz itdürüp aslâ dostluğa muhâlif bir iş olmaya ve bu dostlukda Boğdan ve Eflâk voyvodaları bile olalar ve bize müte‘âllik olan Üngürüs ve İslovin ve Bosna ve sâ’ir vilâyetlerimüz içinde olan karadan ve denizden ve cezîrelerden asla zarâr u gezend irişdürilmeye ve hisârlarumuzdan ve kastellerimüzden ve sâ’ir şehirlerimüzden bir kimesne uğurlayın yir alsa ol kimesnenün hakkından gelinüp yirler giru sâhibine
döndürile ve iki cânîbin re‘âyâsından biri kaçsa cümle emlâki beğlik olduğından gayri kendüsi redd olunup veyâhûd hakkından geline ki sâ’irlere mûcib-i ibret olâ ve ba‘zı yirlerimüz bu emn u emân içinde ta‘mîr u termîm olunup azık konılup hıfzolunmak murâd olundukda madâm ki sınurımuzdan çıkmayuz iki cânîbde lâzım olan kal‘alar ve yirler ta‘mîr ü termîm olunup kimesne mâni‘ olmaya ve Tata cânîbinde kadîmden Komoran’a karîb ve tâbî’ olup zapt olunagelen yirler ve köyler kadîmden Komoran’a tâbî‘dür yine ol hâl üzre ola Tata’da ve gayrîde olan eger ehl-i islâmdur ve eger gayrîdur ol karyelere dahl u ta‘arruz eylemeye ve Üngürüs’de olan re‘âyâmuza ve âdemlerimüze ve karyelerimüzün âdemlerine bir vechile hıdmet teklîf olunmaya ve aslâ nesne taleb eylemeyeler her biri tâbî‘olduğı kal‘a sahibine hıdmet idüp virgüsin ânâ vire def‘âtle dahl olunup sizi yakaruz veyâhûd gâret idüp esir iderüz deyu havf virüp virgülerin alurlar ve hıdmet itdürürler ve ba‘zı yirlerün re‘âyâsı şimdiye değin iki cânîbe hıdmet idüp harac u öşr vire gelmişlerdür ol makûle vire geldükleri üzre girü iki cânîbe vireler ve ba‘zı karyeler vardur kadîmden kendü âdetleri üzre virmek şartıyla muti‘ olmışlardur hâliyâ virgülerinden on mertebe ziyâde alınmağla fakir olup perâkende olmağa yüz tutmışlardur virgülerin alanlara tenbîh oluna ki itâ‘ât itdükleri zamân ne mikdâr nesne ta‘yîn olunmış ise ânı alup ziyâde nesnelerin almaya ve bu dostluk içinde Üngürüs’den ve gayrîden hiç re‘âyâmuz esir olmaya nâgâh olsa dahi alıkonılup bahâsuz sağ u sâlim memleketine gönderilüp satılmakdan ve bağışlanmakdan berî olalar ve ba‘zı âdemlerimuz veyâ ilçilerimuz ve maslahâta mübâşirlerimuz dergâh-ı mu‘âllâda turmak lâzım geldükde sâ’irlerün ilçilerine ri‘âyet olunduğı üzre ri‘âyet olunup ve kimesne mâni‘ olmayup ve dergâh-ı âlîye varup gelen âdemlerimüze dahi kimesne dahl u ta‘arruz itmeyüp belki mu‘âvenet ideler ve serhâdd-i vilâyetde ta‘yîn-i sınur içün ve sâ’ir nizâ‘ ıslâhı içün lâzım oldukda cânîbeynden yarâr ve mu‘temedün-aleyh âdemler
gönderile ki vâki‘olan kazıyyelerin görüp ahde muhâlif iş ve akıncılardan hâlî olmaz ol makûlelerün fesâdleriyla bizüm dostluğumuza zarâr gelmeye ammâ mümkin oldıkça iki cânîbden say‘ olunup ol asıl müfsîdlerün haklarından geline fesâd itdükleri yirde bulunmayup ele gelmezse her kangı cânîbe giderse ol yirün hâkimlerüne haber gönderilüp ele getirülüp günâhlarına göre haklarından geline ve uç erleri birbirini meydâna okuyup katl itmeği âdet idinmişlerdür bu husûsta gereği gibi tenbîh oluna ki birbirini meydâna okuyup katl itmeyeler bu zikr olunan şartlar ki bu cânîbün emn u emânına ve re‘âyâ vü berâyânun istirahâtlarına ve dostluk muhkem olmasına sebebdir bu şartlar gereği gibi cânîbde ri‘âyet olunması husûsı vilâyetimüz hâkimlerüne tenbîh u te’kîd olunup uhdemüze alınmışdur kezâlik ol cânîbden dahi ri‘âyet olunup kavl olunan zamâna değin dostluğa hâlel gelmemesi iltimâs olunur diyü ol vakıt sâbıkâ olan ilçiler pâye-i serîr-i sa‘âdet-me’âsirüme arz idüp ahidnâme-i hümâyûnumuz taleb itmeğin bu ahidnâme-i izzet-makrûn erzâni kılınmış idi hâliyâ ol bâkî kalan iki yıllık kusûr içün altmış bin filoriyi ilçinüz Mikel ile atebe-i ulyamuzda olan mu‘teber beylerinüzden muşârün-ileyh ilçinüze gönderüp teslîm olunmağın ol dahi bi-kusûr hazîne-i âmîremüze edâ idüp ve vârid olan mektûbunuzda mezkûr olduğu üzre Palaj Mihal’den alınan kal‘alar ahvâlin arz eyledükçe Kral-oğlı mülkiyet da‘vâsın itmekle kendü elinde kalup gayri kal‘alar girü ahd-i şerîfimiz üzre sâhiblerine teslîm olunup ol ahd-i şerîfimüz üzre kemâ-kân karındâşlarunızla sizin tarafınuzdan ve size tâbî‘ olan beglerden ve gayrî askerinüzden madâm ki mûcib-i inhilâl-i ahd-i peymân ve bâ‘is-i ihtilâl-i va‘d u eymân bir vaz‘ sâdır olmayup zikr olunan dostluğı şerâyit-i emn u emân üzre ri‘âyet olunâ cenâb-ı celâlet- me’âbımdan dahı eymân-ı mugallâza ile yemîn iderüm ki yeri ve gögi yaradan perverdegâr hakkıçün ve ulu aziz peygâmberimizin mu‘cizât-ı hakkıçün bu mu‘âhede olunan müddet içinde ahde mugâyir begler beyimüzden ve beylerimüzden ve
sübaşı ve voyvodalarımıdan bi’l-cümle serhâdd-i memâlik-i İslâmiyyede olan âsâkir-i fevz-me’serümden ve kuvve-i kâhire ve satve-i bahîrem ile feth olunan Erdel vilâyetinin Kralı İstefan Kral ve Eflâk ve Boğdan voyvodalarından ve sâ’ir harâç-güzâr kefere kullarımdan ki bu dostlukda biledür size müte‘âllik memleket u vilâyete ve re‘âyâya ve bi’l-cümle taht-ı hükümetünüzde olan yirlere ve uclara aslâ dahl u ta‘arruz olunmayup zarâr u ziyân ve te‘addî ve te‘azzî olunmaz muhassıl-ı kelâm şol ki müşeyyed-i kavâ‘id-i dostî ve muhabbetdür ri‘âyet olunması bu müddet içinde sizün murâdınız olduğu gibi bizüm dahi murâdımuzdır ri‘âyet olunup inşâallâhu’r-rahman bu cânîbden hilâf-ı ahd-ı hümâyûn bir vaz‘ sâdır olmaz bu ahidnâme-i şerîf bizüm ulu peygâmberimüz hazret-i risâlet-penâh sallallâhu aleyhi ve’s-sellemin hicreti târîhinden dokuz yüz yetmiş iki senesinin mübârek Receb ayının on beşinci günü dâru’s-saltanati’l-âlîyye ve’l-hilâfeti’s-seniyye Kostantniye’de yazıldı.

No comments:

Post a Comment

Note: Only a member of this blog may post a comment.

Excerpts from reports about events near Sisak in 1593

Source:  Spomenici hrvatske Krajine: Od godine 1479 do 1610, Volume 1, edited by Radoslav Lopašić https://books.google.ca/books?id=tHLvuERLU...